Ankara Kalesi
Ankara’ya yolu düşen herkesin merak ettiği bir yerdir Ankara
Kalesi. Anadolu Medeniyetler Müzesi, Rahmi Koç Müzesi gibi kültürel değerlerin
olduğu kaleye ne yazık ki belediye tarafından gereken önem verilmemiş. Altındağ
Belediyesi’nin oradan çıkmaya başladığınız yollar yokuş ve dar sokaklardan
oluşmaktadır. Dar sokaklarında hediyelik eşyacılar çarşısını geçtikten sonra
kuruyemişçileri sizi karşılar. O yokuşu çıkarken Gramafon Kafe’ye uğrayabilirsiniz. Nostaljik bir
esintisi vardır.
Halıcılar,
tesbihçiler, saz-söz ustaları derken yorularak çıkılan yokuş kale kapısıyla
başlamaktadır. Kalenin içerisinde çok sayıda restorasyon aşamasında ev
bulunmakta. Bursa evi dikkati çekenleden bir tanesi. Kalenin çevresinde oturan
çocuklar harçlıklarını çıkarmak için kaleye yaklaştığınızda yakanıza
yapışabilir. İngilizce, Fransızca bitmiş Japonca bile çeviri yapabiliyorlar.
Kalenin geçmişini öğrenmek istiyorsanız “ki istemiyorsanız da” onlar sizi
bulur.
Kale sanki Ankara’nın
tam ortasında. Bir taraf eski gecekondu evler diğer tarafı modern yapılar.
Keskin bir çizgi var. Yapılaşma her şeyi
gösteriyor. Ankara’ya hakim bir yerde olması kalenin en iyi yanı. Umarım
belediye kale için biraz düzenleme yaparsa daha iyi olabilir. Şunu da
söylemekte fayda var kale çevresi pek tekin değil. Belki oralarda güvenlik
açısından da önelemler alınsa tadından yenmez.
Kaleden çıkmak için
çıktığımız yokuşları iniyoruz geri. Bu sefer başka yoldan. Ulus’a çıkmak için
inerken sağ taraftaki ara yolları takip ediyorsunuz. Kale çevresinin ne kadar
çok modernize edilmesi gerektiğine oraları gezerken anlıyorsunuz zaten. Kale
kapısından da geçtikten sonra güzel bir park karşınıza çıkıyor. Orada azıcık
oturup soluklanın da yeşilliğin tadını çıkarım derim.
Diğer yazılarda
buluşmak dileğiyle.
0 yorum:
Yorum Gönder